Meme kanseri konusunda bilmeniz şart olan tüm bilgileri bir araya getirdik. İşte konunun uzmanlarından meme kanseri...
Meme kanseri konusunda bilmeniz şart olan tüm bilgileri bir araya getirdik. İşte konunun uzmanlarından meme kanseri...
Meme kanseri nedir?
Memorial Ataşehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Gökhan Kandemir, meme kanserini tanımlıyor.
Meme kanseri kapı aralar?
Meme kanserinde en ehemmiyetli riziko etkeni kadın olmaktır. Bilhassa kadınlık hormonu olarak da bilinen östrojene maruz kalınma müddetinin uzun olması meme kanseri rizikonunu artırmaktadır. 12 yaşından önce adet görme, 55 yaşından geç menopoza girme östrojen hormonuna maruz kalma müddetini artırmaktadır. Hiç gebe kalmamış kişiler için de risk mevcuttur. Doğurganlık çağında doğum kontrol hapları kullanmak özellikle bu kullanımların 5 senesi geçmesi riski artırır. Menopoz sonrası yakıntılarını gidermek için uygulanan hormon rehabilitasyonunun içinde de östrojen hormonu bulunmaktadır. Bunun için bu hormonların da 5 seneden fazla alınması meme kanseri gelişme riskini artırabilmektedir.
Erkekler de meme kanseri olabilir!
Özellikle kadınlarda rastlanan meme kanseri nadir de olsa erkeklerde de kendini gösterebilmektedir. Takriben olarak her 100 meme kanserinin 1’i erkeklerde görülmektedir. Kadınlardaki belirti ve bulgular ile aynı olmakla birlikte; bu konunun farkında olunmaması nedeni ile erkeklerde meme kanseri çoklukla ileri merhalede tanı konulmaktadır.
Meme kanserinden savunmanın yolları nelerdir?
Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mesut Atlı, meme kanserinden savunmanın yollarını anlatıyor.
Meme kanseri, sık görülen kanserlerden birisi olduğu halde, erken tanıyla memenin tamamı ve koltuk altı lenf bezleri alınmadan tamamiyle rehabilitasyonu olası olabilmektedir. Bu konuda kadınlarımız bilgilendirilmeli ve şuurlu hareket etmeleri sağlanmalıdır. Periyodik kendiliğinden kontrol yaparak memelerini tanımalı ve farklılık hissettiklerinde hemen bir genel cerrahi uzmanına müracaat etmelidirler. Kırk yaşından itibaren senelik mamografi taramasından geçmek çok ehemmiyetlidir. Birinci derece akrabalarında meme kanseri olan fertlerin ise kanser olan aile ferdinin kansere yakalandığı yaşın 15-20 sene öncesinden itibaren 6 ayda bir doktor kontrolüne girmeleri gerekmektedir. Genç yaşta meme kanserine yakalanan hastaların yakınlarına genetik test2 yapılarak kansere yakalanma riskleri belirlenebilmektedir.
Erken tanı ehemmiyetli olmakla beraber ideal olan kansere yakalanmamak için tedbirler alabilmektir. Kimi etmenlerin meme kanserine yakalanma riskini artırdığı bilinmektedir: Ailede meme kanserli fert olması, erken yaşta adet görmek ve geç yaşta menopoza girmek, doğum yapmamak veya geç yaşta yapmak gibi. Kişinin bunları değiştirebilmesi zor veya olanaksızdır.
Hayat tarzında yapılabilecek farklıklar meme kanseri riskini azaltabilir mi?
Yapılan araştırmalar neticeninde hayat tarzındaki değişime bağlı olarak meme kanseri gelişme oranının yüzde 1.6 oranında azaldığı görüldü. Bu, 1 milyonluk kadın topluluğunda 16 bin kadının kansere yakalanmaması mananına gelmektedir. Üstelik ailesinde kanser olan deneklerde bu oran yüzde 3.2 ile daha da yüksek bulundu.
Hayat tarzındaki değişimden kastedilen ise:
- Düzenli egzersiz yapmak,
- Vücut kitle indeksinin düşürülmesi başka bir deyişle kilo vermek,
- İçki tüketimini azaltmak.
Söz edilen değişim ile aslında yalnızca meme kanseri değil diğer bir hayli kanser türünden de savunmak olası olabilir.
Meme kanserinden savunmanızı sağlayacak 9 pratik teklif
Acıbadem Maslak Hastanesi Meme Sıhhati Merkezi Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, meme kanserinden savunmanın püf noktalarını anlattı.
1- Formunuzu savunun
İdeal kiloya sahip kadınların, fazla kilolu olanlara göre menopoz dönemi sonrası meme kanserine yakalanma rizikoları daha az. Zira obez kadınlarda kandaki cinsiyet hormonları, insülin ve insülin büyüme etkeni 1, bel etrafı kalınlığını artırıyor. Bütün bu etkenler de meme kanseri açısından riziko oluşturuyor. Yapılan araştırmalara göre; hormon rehabilitasyonu kullanmayan kadınlar menopozdan sonra 10 kilo veya daha fazla kilo verdiklerinde kilo vermeyenlere oranla daha az riziko taşıyorlar.
2- Haftada en az 4 gün spor yapın
Düzenli olarak yapılan spor, kilo kontrolünü sağlıyor ve riziko etkeni olan yüksek östrojen düzeyini dengeliyor. Ayrı olarak bağışıklık sistemini de güçlendiriyor. Çalışmalar, menopoz öncesi dönemde haftada en az 4 gün düzenli olarak spor yapmanın meme kanseri rizikonunu azalttığını gösteriyor. Menopoz sonrası dönemde düzenli olarak uygulanan spor, daha da ehemmiyetli hale geliyor. Zira bu dönemdeki kilo alımı, östrojen düzeyini yükseltiyor ve meme kanseri rizikonunu artırıyor.
3- Eti kısıtlayın, sebze ve meyveye ağırlık verin
Yağ muhtevası yüksek besinler uzun müddetli tüketildiklerinde kandaki östrojien düzeyleri yükseldiği için meme kanseri rizikosu artıyor. Haftada 5 sefer kırmızı et yenilmesiyle meme kanseri rizikonunda artış olduğunu gösteren çalışmalar da var. Bu yüzden meme kanserinden savunmak için kırmızı et tüketimini mübalağa etmeyin. Günde 5-6 porsiyon sebze meyve tüketmeye de özen gösterin. Zira sebze ve meyveler içerdikleri antioksidan sayesinde meme kanserinin gelişme rizikonunu yüzde 25 oranında azaltabiliyor.
4-Yağ tüketimini azaltın
Enerji alımını azaltıp, vücudunuzun yağ yüzdesini ideal düzeylerde tutarak meme kanseri rizikonunu azaltabilirsiniz. Aldığınız total enerjinin yalnızca yüzde 20-25’inin yağdan gelmesine dikkat edin. Riziko taşımıyorsanız bu oran yüzde 30’lara kadar çıkabiliyor.
5- Çocuğunuzu bol bol emzirin
Emzirme hem annenin hem de bebeğin kansere yakalanma rizikonunu düşürüyor. Bilhassa bebeğinizin büyümesinde bir mesele yoksa ve doktorunuz gerek görmüyorsa 6 ay yalnızca anne sütü ile besleyin.
6- 30 yaşından önce anne olun
Yapılan araştırmalara göre; ilk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat artıyor. Bunun nedeni ise geç doğum yapan veya hiç doğum yapmayan kadınların memelerinin kanserojenik maddelerden daha fazla etkilenmeleri.
7- Sigarayı bırakın, içkisi sınırlandırın
Sigara kullanımı, meme kanseri dahil olmak üzere bir hayli kanserin gelişme rizikonunu artırıyor. Ayrı olarak çalışmalar, her gün düzenli olarak 3 kadeh ve daha fazla içki tüketenlerdeki meme kanseri rizikosunun tüketmeyenlere oranla yüzde 40 daha fazla olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni ise içkinin östrojen metabolizmasını etkilemesi ve riziko etkeni olan östrojenin kandaki düzeyini yükseltmesi. Şayet içki tüketmeniz gerekiyorsa günde 1 kadehle sınırlandırın.
8– Kadınlık hormonu ilaçlarından uzak durun
İleri yaştaki kadınlar, menopoz sonrasında başlanan hormon yerine koyma rehabilitasyonlarıyla (HRT) östrojen ve progesteron gibi kadınlık hormonları alıyorlar. Östrojenin yanı sıra progesteron da içeren kombine rehabilitasyonların, yalnızca östrojen içeren rehabilitasyonlardan daha rizikolu olabileceği düşünülüyor. Bu yüzden tıbbi gerekçeler olmadan hormon kullanmayın.
9- Stresin tutsağı olmayın
Batı tarzı hayatın vazgeçilmez unsurlarından bir olan stres, bağışıklık sistemimizi zayıflatıyor. Bunun neticeninde meme kanseri riski artırıyor.
Meme kanserinde erken tanının ehemmiyeti
Memorial Antalya Hastanesi Radyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Ergin Sağtaş meme kanseri tanısında kullanılan görüntüleme yolları mamografi ve ultrasanografi ile ilgili bilgi verdi.
“Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür ve kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda bulunmaktadır.” Kanserin tanı ve taramasında kullanılan mamografi için “Memenin filmini çeken özel bir alettir. Çekim esnasında düşük doz x-ışını kullanılmaktadır.” diyerek ultrasanografi gibi diğer tanı yollarının genellikle mamografiyi bitirici olarak kullanıldığını belirtti.
“Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür ve kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda bulunmaktadır.” Kanserin tanı ve taramasında kullanılan mamografi için “Memenin filmini çeken özel bir alettir. Çekim esnasında düşük doz x-ışını kullanılmaktadır.” diyerek ultrasanografi gibi diğer tanı yollarının genellikle mamografiyi bitirici olarak kullanıldığını belirtti.
40 yaşından sonra 1 veyahut 2 yılda bir mamografi yaptırın!
Mamografi meme kanserinin erken tanısında “altın standart” olarak kabul edilmektedir. Ve tarama emelli yapılan mamografi ile hedefin hiçbir yakınması olmayan ve muayenede ele gelmeyen kitlelerin saptaması olduğunu vurgulayarak şu bilgiler verildi: “Bu sayede ur erken merhalede yakalanabilmekte ve hastanın rehabilitasyon talihi artmaktadır. Tarama mamografisinde incelemeye başlama yaşı ile ilgili değişik görüşler bildirilmekle birlikte, risk etmeni bulunmayan kişilerde 40 yaşından itibaren 1 ya da 2 yılda bir kez mamografi çekilmesi önerilmektedir. Daha genç yaşlarda tarama ise ailesi ve yakın akrabalarında meme kanseri tespit eden ve yüksek risk grubundaki kadınlarda uygulanabilir. Meme dokusunun yoğunluğu sebebiyle genç bayanlara ek olarak ultrasonografi incelemesi de yapılmalıdır.”
Mamografide dijital dönem…
Görüntüleme yollarındaki teknolojilerin ilerlemesiyle dijital mamografinin, hızla klasik mamografinin yerini aldı. Böylelikle klasik mamografiden farklı olarak görüntülerin dijital ortamda ele geçirilebildiği belirtidi ve dijital mamografinin avantajlarını şu şekilde anlatıldı: “Dijital mamografi ile hem daha kısa müddette çekim bitirmekte hem de yanlış doza bağlı tekrar çekimler önlenebilmektedir. Bunun yanı sıra daha yüksek görüntü kalitesi ele geçirilebilmekte ve küçük lezyolar ve milimetrik kireçlenme odakları (mikrokalsifikasyon) daha kolay belirleyebilmektedir. Ayrı olarak ele geçirilen görüntüler dijital ortamda saklanabilmekte ve taşınabilmektedir.”
Görüntüleme yollarındaki teknolojilerin ilerlemesiyle dijital mamografinin, hızla klasik mamografinin yerini aldı. Böylelikle klasik mamografiden farklı olarak görüntülerin dijital ortamda ele geçirilebildiği belirtidi ve dijital mamografinin avantajlarını şu şekilde anlatıldı: “Dijital mamografi ile hem daha kısa müddette çekim bitirmekte hem de yanlış doza bağlı tekrar çekimler önlenebilmektedir. Bunun yanı sıra daha yüksek görüntü kalitesi ele geçirilebilmekte ve küçük lezyolar ve milimetrik kireçlenme odakları (mikrokalsifikasyon) daha kolay belirleyebilmektedir. Ayrı olarak ele geçirilen görüntüler dijital ortamda saklanabilmekte ve taşınabilmektedir.”
Yorumlar
Yorum Gönder